En İyi Fotoğrafınla Vedalaş!
- Zübeyir Süğlün

- 10 Haz 2022
- 2 dakikada okunur
Acı ama gerçek bir şey söyleyeyim mi?Hem de çok acı ve çok da gerçek. En iyi fotoğrafınla vedalaş!

Fotoğrafçının başının belasıdır en iyi fotoğrafı. Hani derler ya sanatçılar hepsi benim çocuğum gibi diye. Şöyle içinden gelir ağzının ortasına kürekle vurayım diye ama yapamazsın. Onun yerine şöyle dersin: “Aa ne kadar güzel! Emeğine sağlık canım.” Çünkü bilirsin ki gerçekten de annenin yavrusunu koruduğu gibi fotoğraflarını korur ve en ufak bir eleştiriyi bile kaldıramaz.
Fotoğrafa ilk başladığım yıllarda ben de toz kondurmazdım fotoğraflarıma, hatta kaleci Volkan gibi savunurdum. Şimdi işin ciddiyeti anlaşılıyordur umarım. Bir gün fotoğraflarımdan en sevdiklerimi bastırdım ve hayatımda çok önemli bir yeri olan, Cemil Ağacıkoğlu’na gitmiştim. Abi dedim, bi yorumlarını alayım. Benim yıllardır çektiğim fotoğrafları iki dakikada seçti. Birini sağa birini sola ayırıyordu. Bu güzel, bu değil diye. Ben de hep savunuyordum. “Ama onu şu yüzden çektim, bu fotoğrafta şunu anlatmak istedim” vs.. Tuttu fotoğrafların yarısını yırttı. Dedi ki: “Bir daha böyle fotoğraf çekme! Kolaysa git Nişantaşı’ndaki, Kanyon’daki zenginlerin fotoğrafını çek. Sokaktaki garibanı çekmek en kolayı!” O yırttığı fotoğrafları hala saklarım. Bana bağ kurduğum, ayrışamadığım, her biri çocuklarım gibi olan en sevdiğim fotoğraflarla vedalaşmam gerektiğini hatırlatır.
Yıllar geçti, bir dosya için fotoğraflarımı Murat Gür ile paylaştığımda aynı günü tekrar yaşadım. Bu olur, bu olmaz diye iki dakikada seçti. Bana bunu neden yaşatıyorsunuz :/ Dosyanın favorisi olacağını düşündüğüm en iddialı fotoğrafımı seçkiye bile almadı. Savunma yapmama izin bile vermedi. Büktüm boynumu, kabul ettim. Elbet tenhada yakalarım kendisini bir gün;)
İşin şakası bir yana, sen bir dosya çalışmışsındır, o ise bin dosya görmüştür. Fotoğraf editörünün yorumlama anı, Henri Cartier’in bahsettiği ‘karar anı’ kadar değerlidir. Kulaklarını dikip gözünü dört açmalısın. Yoksa senin iyi fotoğraf çekmene engel olan kör noktanı göremezsin. Vallahi göremezsin, billahi göremezsin. Aynı fotoğrafları ömrün boyunca çekip, ardından benim kıymetim bilinmiyor diye ağlarsın. Her yerde kendi fotoğraflarını över durursun. En iyi fotoğrafını çektiğini düşündüğün sürece, yenisinin peşinden gitmezsin artık. Nasıl da çektim ama diye sopa yutmuş gibi dimdik dolanırsın ortada. Gelişim durmaya başlar.
Bugün yazımı bir dörtlükle bitirmek istiyorum, bakalım olacak mı :)
Kendini bir editöre bırak
O seçsin, sen inadı bırak
Çok acı ve de çok gerçek
En iyi fotoğrafınla vedalaş!







Yorumlar